25 Aralık 2010 Cumartesi

Hersey Sende Gizli

Her şey Sende Gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif.
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü…
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin.
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna,
ne kadar yaşarsan yaşa, sevdiğin kadardır ömrün.
Gülebildiğin kadar mutlusun,
üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin
sakın bitti sanma her şeyi, sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
bir gün yalan söyleyeceksen eğer
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hisseciğin kadar yalnızsın
ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.
İste budur hayat!
İste budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir
kuşlar ötebildiği kadar sevimli
bebek ağladığı kadar bebektir
ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin,
bunu da öğren:
Sevdiğin kadar sevilirsin…
Can Yücel BlogBooster-The most productive way for mobile blogging. BlogBooster is a multi-service blog editor for iPhone, Android, WebOs and your desktop

24 Aralık 2010 Cuma

Ask

AskAşk..


Sokağa fırlayacaksın… Sokaklar da dar gelecek… Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi… Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü… Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin… Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan… “Önemli olan sağlık.” “Yaşamak güzel.” “Boş ver, her şey unutulur.” Sen hiçbirini duymayacaksın… Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin… Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin… Hep ondan bahsetmek isteyeceksin… “Ölüme çare bulundu” ya da “Yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını kaldırıp Ne dedin?” diye sormayacaksın… Yalnız kalmak isteyeceksin… Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak… İkisi de yetmeyecek… Geçmişi düşüneceksin…Neredeyse dakika dakika… Ama kötüleri atlayarak… Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin… Gittiğin yerlere gitmek… Bu sana hiç iyi gelmeyecek…Ama bile bile yapacaksın… Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,kaçacaksın… Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin… Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin….Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin… Herkesi ona benzetip… Kimseyi onun yerine koyamayacaksın… Hiçbir şey oyalamayacak seni… İlaçlara sığınacaksın… Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan… Sadece bir müddet buzlu camin arkasından seyrettiren…Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek… Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin… Uyumak zor, uyanmak kolay olacak… Sabahı iple çekeceksin… Bazen de “Hiç güneş doğmasa” diyeceksin… Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler… Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin… Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin.. Nafile… Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin… Her sıçrayarak uyandığında onun adini söylediğini fark edeceksin… Telefonun çalmasını bekleyeceksin… Aramayacağını bile bile… Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek… Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla… Yüreğin burkulacak… Canın yanacak… Bir daha sevmemeye yemin edeceksin… Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden… Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın… Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin… Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin… Onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek… Ama bir umut…Onunla bir gün bir yerde karsılaşma umudu… Bu umut seni gitmekten alıkoyacak… Gel gitler içinde yaşayacaksın… Buna yaşamak denirse… Razı mısın bütün bunlara…? Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…?o halde AŞIK olabilirsin…

Alıntıdır. BlogBooster-The most productive way for mobile blogging. BlogBooster is a multi-service blog editor for iPhone, Android, WebOs and your desktop

15 Aralık 2010 Çarşamba

Bir Kadini Tanimak


Kış aylarında böyle oluyorum ben, biraz hüzün biraz aşk ! ..


Bir Kadını tanımak ;

Bir kadını tanımak… Bütün gel-gitleri, kaprisleri, küçük şımarıklıkları, korkuları, şaşkınlıkları, hercailikleri, hayal kırıklıkları, aşkları, terk edilişleri, başarıları, başarısızlıkları, kurnazlıkları, saflıkları, çocuk ağızları, şirinlikleri, küçük yalanları, büyük itirafları, kocaman yürekleri ile kendi olmaya çalışan kadınları tanımak…

Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla varılır hayatın sırrına. Bir kadını tanımaya soyunmak zor ama keyifli bir yolculuğa çıkmaktır. Dört mevsimi bir yürekte buluşturur, bu yüzden de sürekli şaşırtırlar. Sürprizlerin ardı arkası kesilmez. Zordur anlamak onları. Benzemek gerekir anlayabilmek için belki de! Kendi zekasını hatırlatanları sever, sevgisini göstermekten ürkmeyenleri, sürprizlere hazırlıklı olanları bir de. Muson yağmurları gibi yağarken, Sahra’da çöl fırtınası koparıp ardından güneş olup ısıtabilirler. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen…

Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla anlaşılır hayatın sırrına ancak aşkla varılacağı. Sevgi arsızıdır kadın. Verdiğinden daha fazlasını isteme bencilliğini gösterecek kadar sevgi arsızı… Bu yanını doyurunca şımaracağından korkanlar, birlikte çoğalacaklarını bilmeyenlerdir.

Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla kanat çırpılır özgürlüğün bütün maviliklerine. Kendine inananlara, aşka inananlara koşar. Hem yaman bir aşk avcısı, hem de engebeli yollarda koşmaktan bitap aşk yorgunudur kadın.

Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla çıkılır keyifli serüvenlere. Hayatla dalga geçmesini bilir kadın, tıpkı kendiyle dalga geçmesini bildiği gibi. Ağız dolusu gülüşlere teslim olur.

Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla tanık olunur tutkuların gücüne. Göze alandır kadın. Çekip gitmeyi, sahip olduklarından vazgeçmeyi, karşılık beklememeyi… Mücadele eder, kızar, bağırır ama hep sever. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen…

Yüreğini sevgiye açan ve sevmekten korkmayan bütün kadınlar gibi.. Şimdi bir düşünün, kaç kadını değil bir kadını tanıyabildiniz mi bugüne değin??

Tanrı, kadınlara geçmişi ve geleceği, erkeklere ise yaşadığı günü armağan etti, kadınlar geniş bir zamana yayıldıkları için huzursuz, erkekler daracık bir zamana sıkıştıkları için anlayışsız olurlar.

Ahmet ALTAN

BlogBooster-The most productive way for mobile blogging. BlogBooster is a multi-service blog editor for iPhone, Android, WebOs and your desktop

Can Yucelden


Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.

Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.

Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek…

Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.

Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana… Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek… Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.

Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak… Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.

Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.

Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?

Nereden bileceksin?

Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi… Isırmazdım dilimin ucunu… Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım.

Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda… Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım.

Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize… Ve her kulaçta haykırırdım seni..

Ama sen hiç benimle olmadın ki…

YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN…

Can YÜCEL

BlogBooster-The most productive way for mobile blogging. BlogBooster is a multi-service blog editor for iPhone, Android, WebOs and your desktop

14 Aralık 2010 Salı

Yasayinca Anladim ...


Yaşayınca Anladım

Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım.

Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..

Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..

Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..

Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..

Bir insanı herhangi biri kırabilir,ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..

Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..

Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..

”Sana ihtiyacım var, gel ! ” diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ”git” dediğimde anladım..

Biri sana ”git” dediğinde, ”kalmak istiyorum” diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..

Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..

Özür dilemek değil, ”affet beni” diye haykırmak istemekmiş pişman
olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım..

Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,

Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,

Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş,

Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş…

Can Yücel

BlogBooster-The most productive way for mobile blogging. BlogBooster is a multi-service blog editor for iPhone, Android, WebOs and your desktop